bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      xx. yüzyıl edebiyatının kült kişiliklerinden fernando pessoa, ölümünden bir yıl sonra keşfedilmiş zengin düş dünyasıyla ün kazanmıştı. kendi adının yanı sıra, yarattığı hayali şairlerle de anılan pessoa'nın daha önce ayrı ayrı yayınladığımız iki kısa anlatısını bu kez bir arada sunuyoruz. anarşist banker, pessoa'nın, sağlığında yayınlanan tek anlatısı. öykü, iki arkadaşın bir yemek sırasında gerçekleştirdiği sohbete odaklanır. kahramanlardan biri, bankerliğin, gerçekleştirilebilecek tek anarşist eylem olduğunu savunur. anlatı, burjuva toplumunun ikiyüzlülüğünü ortaya koyar. şeytanın saati ise yazarın ardında bıraktığı sandıktan çıkan metinlerden biri. yine bir diyalog-metin. anlatıcı ile şeytan arasında kurgulanan alaycı, mistik bir konuşma. kuşkucu pessoa'nın, kişiliğine de en uygun yazılarından biri. (tanıtım bülteninden) can yayınları 2013 ışık ergüden "bu dünyadaki hiçbir şey –en soyut düşünce de dahil– köklerini insanın yüreğine daldırmadan yaşayamaz. yüreğinizde insanlığa yönelik entelektüel bir aşk mı görüyorsunuz? soyut bir adalet duygusu mu? bırakın tüm bunlar dolaşsın; zaten fazla ileriye gidemezler, çünkü dolaşacak bacakları yoktur." "dostum, bir kuramı benimsemek başka şeydir, gerçekten benimsediğini hissetmek başka şeydir." "... tek gerçek konfor özgürlüğün konforudur!" "hiç zeki olmamasına rağmen zeki olduğunu sanan, iyi biri değilken kendini iyi sanan, yakışıklı değilken yakışıklı sanan bir yığın insan var."
    2. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yazım yılı 1922 olan, fernando pessoa'nın şaheseri. çoğu insan pessoa'nın huzursuzluğun kitabı'nı daha çok sever ama bu kitap, incecik bir kitap olmasına karşın şaheserdir. konu itibariyle, ***alıntı*** iki arkadaşın bir yemek sonrasında başlayan sohbeti, okuru burjuva toplumunun derinliklerine sürükler. iki arkadaştan biri, hem banker, hem de anarşist olduğunu söyler. ona göre, bankerlik, gerçekleşebilir tek anarşist eylemdir. pessoa, ilk basımı 1922’de yapılmış olan anarşist banker’de, antik çağ felsefesinin diyalog yöntemini izleyerek, günümüz burjuva toplumunun ikiyüzlülüklerini, haksızlıklarını gözler önüne serer, ince bir alay içeren, zekice akıl yürütmelerle paranın iktidarını sorguya çeker. ***alıntı*** aslında, ben pesso'nın banker olup topluma anarşiyi yaymak isteyen karakterini anlıyorum. çünkü topluma yön vermek için devletin tüm aygıtlarını ele geçirmek lazım. yargı, medya ve polis-asker dahil. hatta aydın kesimi bile. mesela bak, fethullah gülen cemaati bunu türkiye'de yaklaşık yarım yüzyıla yayıp yapmaya çalıştı ancak zaafları para olduğu için (ironik bir durum) hemen kudurup gerçek yüzlerini gösterdiler. pessoa'nın anarşist banker karakterini anlıyorum ben. ama kendisine hak vermiyorum. son olarak; az önce, sınırların devletlerin kanunların ve paranın olmadığı bir dünya başlığına yazdığım entryi direkt buraya da ekleyeyim; olması gerekendir. tabii, şimdi böyle dedik diye herkes bir ağızdan, "yav böyle bir şey olabilir mi?" ya da, "böyle bir dünya olsun, herkes birbirini keser, öldürür, yağmalar" vb. diyecek. ama inanın bana, tüm bu dediklerinizi zaten devletler yapıyor. hele bir eline düşmeyegörün, devlet ananızı siker. kaba tabir söyledim, lütfen kusura bakmayın. bir gün bu dediğim yaşanacak. bu ne zaman olur, bilmiyorum ama. çünkü artık tüm bu saydıklarım sadece ve sadece yoksulları kapsayan etkenler. bir zengin için paranın, sınırların ve kanunların ne hükmü var? hatta hepsi sadece ona hizmet ediyor. devlet sponsorluğunda tabii. bir gün bu gerçekleşecek. ne zaman olur, bilmiyorum ama. şöyle düşünün; bundan 200 ya da 300 yıl önce insanlara bir gün krallar ya da padişahlar gidecek, insanlar seçim yaparak birilerini başa getirecek deseydiniz, gülmekten ölürlerdi. her şey, zaman ve imkan meselesi. bir de altyapı. toplumun ince ince işlenmesi. tabii, bir şeye maruz kalmak en etkili öğrenme şeklidir ama insanlık öyle bir zehirlenmiş durumda ki, iyileşmesi epey bir zaman alacak gibi. her neyse, bir gün bu saydıklarımız gerçekleşecek. umarım o gün yakındır ve gerçekten orta ve alt tabakanın arzu ettiği şekilde olur. diğer türlü, sıkıntı büyük. (bkz: anarşizm) *** bu arada, bir ekleme yapayım; çoğu insan kanun kısmına takılıyor ama kanun meselesinde önemli olan, mağdurun karar vermesi. onun adına devletin değil. yani, mağdur kişi kendisini mağdur edeni ister affeder, ister aynı şekilde davranır. ona kalmış. toplumsa bu durumda hakem rolünde olacak. fikrine ve vicdanına güvenilen insanlarsa önder. bakın, lider değil, önder. bir ekleme daha yapayım; şimdi paranın ve sınırın olmadığı bir dünya dedim diye birçok insanın kafası karışacak ama inanın bana, para artık dijital rakamlardan ibaret ve 1971 yılından beri hepsi öylesine basılıyor. yani, altın olarak zerre karşılığı yok. sınırlarsa sadece ve sadece zenginleri yoksullardan korumak için var. devlet mi? onunsa, özellikle türkiye gibi ülkelerde her gün neler yaptığını çok iyi görüyoruz. sakın bana, "devletle hükümet aynı şey değildir" demeyin, kalbinizi kırarım. neyse işte. bir gün; sınırların, devletlerin, kanunların ve paranın olmadığı bir dünyada görüşmek ümidiyle. *** bir ekleme daha yapayım; ekşi sözlük'te bir arkadaş, devletsiz anarşist bir dünya hayali başlığına (ki ben bu başlığı görüp daha genişleterek bizim sözlükte açtım)fernando pessoa'nın anarşist banker adlı kitabından nefis alıntılar yapmış, onu şuraya ekleyeyim; "sonuç olarak doğa'nın adaletsizliklerini bir yana bırakabiliriz, çünkü bunlardan kaçamayız. ama toplumdan ve toplumsal uzlaşmalardan kaynaklanan adaletsizliklerden kaçınmaya niçin çalışmayalım?" "bir insanın yetenek, güç, enerji gibi doğa'dan aldığı yetilerle benden üstün olmasını kabul ederim (zaten mecburum kabul etmeye!) ama annesinin karnından çıktığında sahip olmadığı, ama mutlu bir rastlantı sonucu burnunu dışarı çıkarır çıkarmaz gökten zembille inen zenginlik, toplumsal konum, rahat yaşam gibi sonradan edinilen niteliklerle benden üstün olmasını kabullenemem. benim o dönemki anarşizmim bu isyandan doğdu." "büyük kötülük, daha doğrusu tek kötülük, doğal gerçekliklere gelip yapışan toplumsal uzlaşma ve kurgulardır." "aileden paraya, dinden devlete kadar hepsini... insan, ya erkek doğar ya da kadın. demek istediğim, insan yetişkin olduğunda erkek ya da kadın olmak üzere doğar; doğal olarak, bir eş olmak için, zengin ya da yoksul olmak için doğmaz, hele katolik ya da proteston olmak, ingiliz ya da portekizli olmak için hiç doğmaz. toplumsal kurgular sayesinde şu ya da bu olunur. peki ya bu toplumsal kurgular neden kötüdür? çünkü bunlar kurgudur, doğal değillerdir." "dolayısıyla, istisnasız tüm kurguların ortadan kaldırılmasını hedefleyen saf anarşist sistemden başka her sistem, tüm diğer sistemler birer kurgudur." "tüm enerjimizi, tüm çabamızı, tüm zekamızı, bir toplumsal kurgunun yerine bir diğerini yerleştirmeye ya da yerleştirme çabasına adamak bir saçmalıktır, hatta bir suçtur, çünkü bu, toplumu olduğu gibi bırakmayı açıktan açığa hedefleyerek toplumsal bir kargaşa yaratmaktır." "madem insandaki doğalı ezen ve bastıran toplumsal kurguları adaletsiz buluyoruz, o halde niçin enerjimizi, bu kurguların yerine başkalarını koymakta kullanıyoruz? aynı enerjisi bu kurguların tümünü yok etmekte kullanabiliriz." "şu iki şeyden biri doğrudur: ya doğal olanı toplumsal düzlemde gerçekleştirebiliriz ya da gerçekleştiremeyiz; başka bir deyişle toplum ya doğal olabilir ya da özü bakımından kurgudur ve hiçbir durumda doğal olamaz." "peki ya en doğal kurgu hangisidir? hiçbiri doğal değildir, çünkü kurgudur. mevcut durumda en doğalı, hangisi en doğal görülüyor, hissediliyor ise odur. peki bu hangisidir? eh, zaten alışkın olduğumuz kurgudur bu. (anlıyor musunuz: doğal olan şey, içgüdüden kaynaklanandır; içgüdü yoksa içgüdüye en fazla benzeyen şey alışkanlıktır. sigara içmenin doğal hiçbir yanı yoktur, içgüdüsel bir ihtiyaç değildir ama eğer alışkanlık edinilirse sigara içmek, gerçekten içgüdüsel bir ihtiyaç olarak hissedilen doğal bir edim olur.)" "ya doğal toplumu olanaklı görürüz ve anarşizm yandaşıyızdır ya da olanaksız görürüz; işte o zaman da burjuva sisteminin yandaşı oluruz. ara çözüm yoktur." entry linki için; https://eksisozluk.com/entry/129538166